Asgari ücret görüşmelerine kısa bir süre kala, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'ndan açıklama yapıldı. 

Ücretler üzerindeki vergilerin kademeli olarak düşürülmesi gerektiğini belirten TİSK, bunun çalışan ve işverenler üzerindeki baskıyı azaltacak yegane formül olduğunu belirtti.

Komisyonda işverenleri temsil edecek olan TİSK, başta asgari ücret olmak üzere, tüm ücretler üzerindeki vergilerin kademeli olarak azaltılması çağrısında bulundu.

Dünya genelinde artan emtia fiyatları ile enerji ve taşıma maliyetlerinin birçok sektörü olumsuz etkilediği belirtilen açıklamada "Bu nedenle, dönemin koşulları dikkate alınarak dengeli bir asgari ücret belirlenmesi her zamankinden çok daha büyük bir önem taşıyor" denildi.

TİSK Yönetim Kurulu, birinci önceliklerinin ülkenin ve çalışanların sürdürülebilir refahı olduğunu söyleyerek şu değerlendirmelerde bulundu:

Çalışanlarımızın hayat kalitesini artıran, işletmelerimize değer katan her türlü kararın en büyük destekçisiyiz. Asgari ücret için gerek küresel enflasyon, gerek ülkemizin rekabetçiliğini etkileyen diğer faktörler de değerlendirilerek akılcı bir seviyede uzlaşı sağlanacağına inanıyoruz. Küresel rekabet dengelerinin bu kadar kritik olduğu bir senede başta asgari ücret olmak üzere tüm ücretler üzerindeki yüzde 15'ten yüzde 40'a varan vergi oranlarının kademeli olarak azaltılmasını çalışan ve işverenler üzerindeki baskıyı azaltacak yegane formül ve çözüm yolu olarak görüyoruz. Atılacak bu adımla rekabet içinde olduğumuz ülkelere göre daha yüksek seviyede olan ücretler üzerindeki vergilerin kademeli olarak düşürülerek uluslararası rekabet gücümüze zarar vermeden çalışanların gelirlerinin artırılabileceğine inanıyoruz."

Açıklamada son olarak yaşanan zor dönemin "birlikte mümkün" anlayışı ile işçi, işveren ve hükümetin açık diyalog ve dayanışmasıyla aşılacağı vurgulanarak "Geleceğimize, çalışanlarımıza, işletmelerimize ve işimize katkı sağlayacak her türlü karara destek vermeye hazırız." ifadeleri kullanıldı.

Kapitalist demokrasinin önemli sömürü araçlarından biri olan asgari ücretin halkı fakirliğe mahkum ettiği biliniyor. Diğer yandan devletin asgari ücretten aldığı yüksek vergiler sistemin güvencesi altında olmayan küçük ve orta ölçekli işletmelerin belini büküyor. Tüm giderleri devlet hazinesinden karşılanan, buna ilaveten asgari ücretin 10 ile 40 katı arasında maaş alan yöneticiler, zengin kapitalistlerin vergilerini silerken, açlık sınırındaki asgari ücretlinin maaşından neredeyse yarısı kadar vergi alıyorlar. Faiz ve sömürüye dayalı kapitalist iktisat nizamından kaynaklanan bu sorunun, vergiyi sadece zenginlerden emredildiği kadar alan ve servetleri insanlar arasında adil bir şekilde dağıtan İslami iktisat sistemine geçilmedikçe çözülmesi mümkün görünmüyor.